Çatalağaç Köyü kuruluşundan buyana yüksek eğitim düzeyine sahip bir köydür. Bunun kökeni Horasana kadar gidiyor. Güvenç Abdal Horasan geleneğinden gelip Taşlıca (Şıhlı) köyüne ve yaylaya dergah kurmuştur. Pir Ali, Şıh Davut ve Piri Şıh’ta bu geleneğin devamıdır. Şıh Davut’un oğlu Yeşilbaş Kösederesi’nde para kesecek (basacak) kadar eğitimli idi. Ali Fakih 18 yüzyılda yaşamıştır. Orta Mahalle’de dergah olduğu bilinir ve burada geçmişte çok sayıda kitabın varlığı muhtemeldir.
Kavgacı Hüseyin ve Molla Salih eğer bir altyapıya sahip olmasaydı, gidip Trabzon da okumayı düşünmezdi. Mehmet Vehbi Hoca kardeşi Ali Hoca’yla birlikte 1870’li yıllarda İstanbul Fatih’te bulunan Amcazade Medresesi’ne gelirler. Birkaç gün okula devam ettikten sonra Ali Hoca okulu bırakır ve Mehmet Vehbi Hocaya “Gel köyümüze dönelim kardeşim burada bizi okutabilecek hoca yok” der. Bu söz Çatalağaç’tan İstanbul’a okumaya giden kardeşlerin bilgi düzeyi bakımından çok önemlidir.
Daha sonra Ali Hoca köye döner, Mehmet Vehbi Hoca okula devam eder ve okulu tamamlayıp Müderris olur. Bir süre müderrislik yapar, aynı zamanda Beyazıt’ta bulunan Çorlulu Ali Paşa camisinin baş imamlığını da yapar. Türkiye’ye çok önemli şahsiyetler yetiştirir. Memlekete döndüğünde ise Harşıt’a okul açar ve burada Harşıt çevresinden çok sayıda insan yetiştirir. Muallim Hoca, Tahsildar ve İmam Mehmet başta olmak üzere Çatalağaç’tan da birçok şahsiyeti okutur. Aslında I. Dünya Savaşı’ndan önce Çatalağaç’tan bir çok insan Harşıt’taki okulda okumuş ancak bu insanların çoğu maalesef savaş yıllarında kaybedilmiştir. Savaş sonrası köye dönebilen az sayıdaki nüfusun büyük bölümünü kadınların ve çocukların oluşturduğunu biliyoruz.
Seyit Yahya GÜVENDİ , 1915’li yıllarda okumuş ve ağır ceza hakimi olmuştur. Seyit Yahya GÜVENDİ’nin gerek Çatalağaç Köyü’ne gerek Harşıt Vadisi yöresine ekonomik ve sosyal anlamda büyük katkıları olmuştur. (Burada gerek 93 (1877-78) harbi gerek I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarındaki hasarı göz ardı etmemek gerekir). I. Dünya Savaşı öncesinde 1500 kişi olan köy nüfusunun, kurtuluş savaşı sonrası 100 kişiye düşmesi, eğitimi de olumsuz yönde etkilemiştir. 1900 lerin başında Harşıt’ta okuyan birçok eğitimli kişi savaş yıllarında maalesef kaybedilmiştir. Bu yaralarını 1950’li yıllara kadar saran Çatalağaç köyü, Cumhuriyetin kazanımlarıyla birlikte 60’lı yıllardan sonra eğitimde tekrar atağa geçmiştir.
Cumhuriyet döneminde yine başta Prof. Mustafa Güvendi olmak üzere; yörede en çok eğitimli insanın bu köyden yetiştiğini görürüz. Bugün çok sayıda Şadılı üniversite mezunu yine çok sayıda şadılı devlet memuru görüyor olmamız, geçmişten gelen bu geleneğin devam ettiğini göstermektedir. Çatalağaçlıların mesleki yapısını incelediğimizde öğretmenlik mesleğinin ilk sırada gelmesi yine bu geleneğin sonucudur.
Cumhuriyet dönemindeki en önemli eksiklik ise Seyit Yahya GÜVENDİ nin köye okul açılmasını sağlamasına rağmen çeşitli nedenlerle bu okulun başka yerlere gitmesi dolayısıyla Çatalağaç’a (Tıkılbükü) okulun geç açılmasıdır.
Diğer taraftan geçmiş dönemlerde Çatalağaç’ın eğitimli insanları çevrede büyük saygınlık kazanmış iken, günümüzde ekonomik kaygıların ön plana çıkmasının yarattığı dejenerasyonun da etkisiyle, Çatalağaç’ın eğitimli insanları gerekli saygınlığı görememekle birlikte çevrelerine de gerekli katkıyı sağlayamamaktadırlar. Bunca eğitimli insan arasında en azından birtakım ortak sorunların çözümü için de maalesef bir işbirliği sağlanamamaktadır.
Bunun en büyük nedeni, nitelikten çok niceliğin ön plana çıkmasıdır. Yani eskiden insanlarımız adam olmak için okurken, şimdi birer meslek sahibi olmak için okuyoruz. Galiba en büyük çelişki burada.
Diğer yandan göç olgusu yani eğitimli insanların köyü terk etmeleri de bu başarısızlıkta çok önemli bir etkendir.